Geçen akşam izlediğim bir dizide, kızın eski sevgilisine söylediği sözle hem
şaşırdım, hem sevindim.
Eski sevgilisiyle konuşurken, sevgilisine “Suçlamak zayıflıktır, lütfen yapma” dedi.
Sevindim çünkü Şiddetsiz İletişim bilmeden de suçlamanın zayıflık olduğu
farkındalığını kutluyorum, belki de biliyordu onu da bilmiyorum. Dizide konusu
olmadı.
Suçlamak “yanlıştır” demiyorum. Eğitimlerde bu suçlamaları duymanın kıymetini,
kalbimizin özlemlerini anlamamızı, nasıl kolaylaştırdığına katılımcıların dikkatini
davet ederim.
Önem verdiğim şey ışık hızında oluşan bu suçlama cümlemle ne yaptığım?
Kalbimin özlemlerini anlamak ve bunları başka stratejilerle karşılamak için mi
kullanıyorum ki bu içsel tatminimi arttırır.
Yoksa karşımdakine bunu söylemeyi mi seçiyorum ki bunun da sonuçları var.
Doğru ve yanlışın ötesine giderek, bu eylemimin bir sonucu olacağını bilincime
getirirsem, belki ŞİDDETSİZ İLETİŞİM rehberliğinde, duygu temelli tepki vermek
yerine ihtiyaç temelli eyleme geçmeyi seçebilirim.
Ben buna “özgürlük” diyorum. “Seçim özgürlüğü”.