Hiç sevmeyen insan görmedim,
Geçmişte yaşadığı acıları henüz bilgeliğe geçiremediği için, kırılmaktan,
incinmekten korkarak otomatik yolla kendini “duygusal güvene” alıp, kendini
kapatan, sevemeyen, sevmekten korkan ve bunun henüz farkında olmayan insan
gördüm.
Hiç inatçı insan görmedim,
İçine doğduğu toplum ve kültürden öğrendiği şekilde, “özerklik ihtiyacını” otomatik
bir yolla karşılamaya çalışan ve bunun otomatik bir yol olduğunu henüz fark
edemeyen insan gördüm.
Hiç zalim insan görmedim,
İyileştiremediği çocukluk travmaları sebebiyle duygularına temas edemeyen, yoğun
acı içinde olan, acısıyla hem kendisini hem de canlı hayatı koruyamayan ve bunun
farkında olamayan insan gördüm.
Hiç “yalancı” insan görmedim,
“olduğu haliyle kabul” ihtiyacını karşılayamadığı için, içine doğduğu toplum ve
kültürden, kendini var etmek için yalan söylemeyi öğrenen insan gördüm.
Hiç hayır demek isterken, hayır diyemeyen insan görmedim,
“sevilme ve kabul” ihtiyaçlarını karşılamak için, içine doğduğu toplum ve kültürden
“kendinden vazgeçmeyi” öğrenen insan gördüm.
Hiç çok bilmiş insan görmedim,
“kendine güven, değer, önem, kabul” ihtiyaçlarını içine doğduğu toplum ve kültür
tarafından öğrendiği şekilde karşılamaya çalışan insan gördüm.
Hiç nazlanan insan görmedim,
“değer, önem, özen, ilgi” ihtiyaçlarını içine doğduğu toplum ve kültür tarafından
öğrendiği şekilde karşılamaya çalışan insan gördüm.