Uyaranla yanıt arasında duramıyor bekleyemiyorsak duygularımızın etkisiyle eyleme
geçiyoruz demektir.
Mesela sizinle bir çatışma yaşadım ve bana “Sevgi sen çok bencilsin” dediniz bu
bir uyaran. Eğer ben de kızıp size “Bencil sensin” diyorsam; bu da benim uyarana
yanıtım yani eylemim / söylemim.
Siz de bana bencil demeden önce bir şeyler yaşadınız, sizi de bir şeyler uyardı.
Bu diyalogda, siz de ben de uyaranla yanıt arasında duramıyoruz demektir.
Bu diyalog da,ikimiz de duygularımızın etkisiyle harekete geçmiş oluyoruz.
Uyaranla yanıt arasında duramayınca hepinizin bildiği gibi ortada ”BİLİNÇ” yok.
Olanları yöneten perdenin arkasında “BİLİNÇALTI” var.
BİLİNÇALTI geçmiş referansla çalıştığına göre daha da derinde ne var: Büyük
olasılıkla 0-6 yaş arası oluşan geçmiş hikayelerimizin acı dolu anıları.
Belki geçmişte yaşadıklarımı kabul ediyorum, belki de henüz hazır olmadığım için
kabul etmekte zorlanıyor olabilirim.
Ben kabul etsem de etmesem de o acılar orada bekliyor ve sadece bilince
çıkmıyor.
Çünkü herkes gibi her şey gibi hayat da bize hizmet eder. O acılarla yüzleşecek
kadar güçlenmemizi bekler. Bunu da yapan bilinçaltı. Kendine göre en uygun
zamanda onları hastalık olarak bedenlerimize indirebiliyor.
Eğer kendimize güvenli bir rehber bulursak Şiddetsiz İletişim gibi, süreç içinde neyi
niye yaptığımızı anlar, bedenimizdeki duygulardan korkmadan aksine onların bize
bizimle ilgili mesajlar getirerek hizmet ettiğini anlarız, kabul ederiz, yaşarız. Böylece
tüm duygu yelpazesine açık olabiliriz.
Elbette bu bir yolculuk…
Kendimize de şefkat, binlerce yıldır oluşmuş ezberleri bozuyoruz.
Sevgice💫